Ağrı Dağı için endişelendiren gelişme

Sıcaklıklardaki artış, kar yağışlarının yağmur olarak düşmesine, kar örtüsü ve buzulların erimesine, bunun sonucunda da nehirlerdeki su akışının azalmasına neden oluyor. Türkiye’nin en yüksek zirvesi olan Ağrı Dağı da iklim değişikliğinden olumsuz etkileniyor. Yapılan araştırmalar, Ağrı Dağı’ndaki buzullarda yüzde 40’tan fazla küçülme olduğunu ortaya koydu. Ağrı Dağı’ndaki buzul 1987 yılında 8,42 kilometrekare büyüklüğünde bir alanı kaplarken 2022 yılında bu oran 4,96 kilometrekareye düştü. Aşırı sıcaklıklar, ekstrem olayların sayısı ve şiddetinde de ciddi artışa neden oluyor. Son bilimsel çalışmalar, Akdeniz Havzası’nın 1,5 dereceden fazla ısındığını, yaz aylarında ise ısınma seviyesinin 2 dereceyi bulduğunu ortaya koydu.

İKLİM STRATEJİSİ HAZIRLANIYOR

İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye’nin uzun dönemli iklim stratejisine, iklim finansmanı stratejisine ve ulusal yeşil taksonomi mevzuat hazırlıklarına hız verdiklerine dikkat çekti. İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı yayınlandığı ve uygulama aşamasına geçildiğini anlatan Hasar, düşük emisyonlu üretimin teşvik edileceği Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nin (UETS) hazırlıklarının tamamlanma aşamasında olduğu bilgisini verdi. Türkiye’deki karbon kaçağı riskinin değerlendirilmesi gibi pek çok başlıkta çalışmaların tamamlandığını kaydeden Hasar, “2025 yılı emisyonları ile birlikte pilot dönemi başlatmayı planlıyoruz.” dedi.

KANUN BU YIL YÜRÜRLÜKTE OLACAK

İklim Kanunu’nun bu yıl içinde yürürlüğe girmesinin beklendiğini vurgulayan Hasar, şöyle konuştu:

“İklim Kanunu, iklim değişikliğiyle mücadelemizin ana hedef ve ilkelerini belirleyecek ve yasal altyapısını oluşturacak. Bütün bu mücadele argümanlarının yasal zemine oturtulması için kanunun bu yıl içerisinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Kanun ile tüm paydaşlarla beraber iklim değişikliği ile mücadelede yeşil kalkınma ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri ile bu faaliyetlere ilişkin planlama ve uygulama araçlarının hukuki altyapısının oluşturulması hedeflenmekte.”

AB’DEN YATIRIM ÇEKILECEK

Yeşil taksonominin var olan finansal kaynakların yeşil yatırımlar ile buluşmasını kolaylaştıran, hangi ekonomik aktivitenin yeşil olduğunu gösteren ve yatırıcımlar ile şirketlere rehber niteliğinde olan bir sınıflandırma sistemi olduğu bilgisini veren Hasar, “Ulusal Yeşil Taksonomi mevzuatı hazırlıklarına devam ediyoruz. AB’nin iklime duyarlı ve yeşil yatırım yapmak isteyen yatırımcılarını da çekmek için Ulusal Yeşil Taksonomimizi AB ile ortak çalışabilecek şekilde hazırlıyoruz. Planımız, 2024 yılı içinde Taksonomi Taslak Yönetmeliğini ve öncelikli sektörler için teknik tarama kriterlerini hazırlamak şeklinde.” ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirgemek ve uyum sağlamak için, yerel özelinde planlama yapıldığını belirten Hasar, Yerel İklim Değişikliği Eylem Planları’nın (YİDEP) 81 ildeki tüm ilçeleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması için çalıştıklarını ifade etti. Hasar, Türkiye’de Yerel İklim Eylemi için AB Ortaklığı Projesi kapsamında Türkiye’nin iklim projeksiyonlarının güncelleneceği bilgisini de verdi.

KAYNAK: YENİ ŞAFAK GAZETESİ / MERVE SAFA AKINTÜRK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

x